Bu Blogda Ara
20.02.2008
BİLİNÇLİ STAJ YAPMAK ...
ÖZET: bilinç-staj-yapmak/
Bireyin herhangi bir şeyi bilinçli olarak yapması, yaptığı şeyin anlamını ve önemini kavrayarak kendi isteği ve iradesi ile faaliyette bulunması anlamına gelir. Bu yüzden bilinçli bir şekilde staj yapmak için öncelikle “staj” kavramının anlam ve önemini kavramak gerekiyor.
Bir çok öğrenci stajı, okul idarelerinin yaz tatillerini sabote etmek için uydurduğu bir icat olarak düşünür. Stajın yaz tatillerinizi sabote eden bir olay veya çalışma yaşamına hazırlanmak için iyi bir fırsat olarak değerlendirilmesi tamamen sizin bakış açınıza bağlıdır. Eğer bakış açınız çalışma yaşamına hazırlık yönünde ise stajdan çok şey kazanırsınız, yok bir angarya olarak görürseniz stajın size hiç bir faydası olmaz… Bana göre stajdan kazanabileceğiniz çok şey var :
1. Gerçek uygulamaları görmek :
Okulda öğrenilen bilgilerin çoğunluğu teoriktir. Amaç öğrencilerin, uygulamaların altında yatan temelleri ve düşünce biçimini algılamasını sağlamaktır. Bu nedenle de bu bilgilerin çoğu doğrudan doğruya uygulanamaz. Fen bilimlerinden sosyal bilimlere gidildikçe teori ile uygulama arasındaki fark da giderek artar.
Derslerde yapılan uygulamaların bir çoğu da öğrenmeyi kolaylaştırmak için basite indirgenmiştir. Kuşkusuz basite indirgenmiş uygulama yapmak, hiç uygulama yapmamaktan daha iyidir. Bu uygulamaları başarı ile yapan öğrenci de okulda öğrendiklerini kolayca iş yaşamında uygulayabileceğini düşünür. Oysa gerçek iş yaşamındaki uygulamalar okulda yaptırılanlardan hem daha farklıdır, hem de daha karmaşıktır.
Diğer yandan bilim ve teknolojideki gelişmelerin uygulamaya yansıması, ders programlarına yansımasından daha hızlıdır. Bu yüzden ders kitapları ve ders içerikleri, genellikle uygulamanın gerisinde kalır. Bu da okulda öğrenilenler ile uygulama arasında farklılıkların nedenlerinden biridir.
Okulda öğretilenler hep “olması gereken”ler üzerine kuruludur. Ancak “olan” lar genelde olması gerekenlerden farklıdır. Okulda öğretilenler “mekanik”tir, yani bir şeyi belirli bir şekilde yaparsanız, belirli bir sonucu alırsınız. Oysa iş yaşamında bu bilgileri uygulama esnasında mutlaka “insan” faktörü devreye girer, bunun sonucunda mekanik ilişkiler işlemez ve beklediğiniz sonuçları alamazsınız.
Okulda öğretilenler ile gerçek iş yaşamının işleyişi arasındaki farklılıklar için daha bir çok neden ileri sürülebilir. Önemli olan okulda öğrenilenler ile uygulama arasında farklılıklar olduğunu algılayarak gerçek uygulamanın nasıl işlediği hakkında bilgi sahibi olmaktır. Üniversitelerin staj programlarında genellikle amacın okulda öğrenilenlerin iş yaşamında uygulanması olduğu ileri sürülür. Ancak yukarıda belirtilen nedenlerle bu amacın gerçekleştirilmesi olanağı yoktur. Bunun yerine amaç “okulda öğrenilen bilgilerin uygulamada nasıl işlediğini görmek” olarak alınırsa daha doğru bir yaklaşım olur.
Öğrencilerin gerçek uygulamaları görmesinin en büyük yararı, çalışmaya başladıktan sonra iş yaşamına göstereceği uyumun daha kısa sürede gerçekleşmesidir. Literatürde “gerçek şoku” olarak adlandırılan, kişinin beklentileri ile karşılaştıkları arasındaki farkın yüksek olmasından kaynaklanan uyumsuzluk sorunları da böylece en az düzeyde kalmış olur.
2. Çalışma koşullarını görmek :
Derslerde yapılan uygulamalar, genellikle sınıf veya laboratuvar ortamlarında yapılır. Bu uygulamalar sırasındaki konumunuz “öğrenci” dir ve temel sorumluluğunuz uygulama konusu olan dersi “öğrenmek”tir. Bu uygulamalar sırasında size yol gösteren ise öğretim üyesidir ve eğer uygulamalarda başarısız olursanız en fazla o dersten kalır, bir sonraki sene geçersiniz. Uygulamalar sırasında bazı hatalar yapmanız doğal karşılanır, çünkü o işi ilk defa yapıyorsunuz ve sonuç olarak öğrencisiniz… Üstelik uygulamalar “sanal” olarak tasarlandığı için uygulamada yaptığınız hataların kimseye zararı da olmaz.
Bir de çalışma ortamındaki koşullara bakalım. Konumunuz artık “çalışan” olmuştur. Temel sorumluluğunuz ise çalıştığınız pozisyon ile ilgili işleri “yapmak”tır. Bazı kurumsallaşmış firmalarda işe yeni başlayanların firmaya ve pozisyona uyum sağlamaları için yapılandırılmış oryantasyon programları varsa da (ne yazık ki ülkemizde kurumsallaşma düzeyinin çok az olmasından ötürü) bir çok firmada bu tür programlara rastlanmaz. Dolayısı ile size işinizi yaparken yol gösterecek olan bir “öğretim üyesi”ni yanınızda bulamazsınız. Onun yerine genellikle bilgilerini paylaşmayan bir “yönetici” ile karşılaşırsınız ve bu yöneticiye öğretim üyesinde olduğu kadar kolayca yaklaşamazsınız. Bu durumda işinizle ilgili bilgileri bölümünüzdeki diğer deneyimli kişilerden almaya çalışırsınız, ama onlar da ileride kendilerine rakip olabileceğiniz düşüncesi ile bu konuda pek istekli davranmazlar.
Uygulamalı derslerde yaptığınız hatalar normal karşılanırsa da, iş yaşamında yaptığınız hatalar pek normal karşılanmaz. Yaptığınız hatanın büyüklüğüne göre bir karşılığını görürsünüz. Küçük hatalarda sözlü olarak uyarılırsınız. Çok büyük hatalarda ise işinize son verilmesi bile mümkündür. Üstelik artık yaptığınız uygulamalar artık sanal değildir. Dolayısıyla yaptığınız hatalar sonucunda en azından bir kişi veya kurum olumsuz olarak etkilenir ve zarar görür.
Öğrencilik konumu ile çalışan konumu ve her iki konumun çalışma koşulları arasındaki farklar, yukarıda belirtilenlerle sınırlı değildir. Daha bu konuda pek çok fark ileri sürülebilir. Örneğin ;
* Öğrencilikte sadece ders olduğu günler okula gidersiniz ve arada boşluklar vardır. Çalışma yaşamında ise işiniz olsun olmasın belirtilen mesai saatlerinde işyerinde olma zorunluluğunuz olduğu gibi genellikle bu süreleri de aşan bir şekilde çalışırsınız.
* Devam zorunluluğuna uyduğunuz sürece canınız istemediğinde (veya işiniz çıktığında) bazı derslere girmeyebilirsiniz. Çalışma yaşamında devam zorunluluğu % 100’dür ve önemli işiniz olsa bile yöneticinizden izin almak zorundasınız. Ayrıca derse geç kalma ile işe geç kalma arasında da önemli farklar vardır.
* Okulda öğrencilerin uymak zorunda bazı kurallar vardır. Ancak öğrenciler çok, bu kuralları uygulatacak olanların sayısı ise azdır. Üstelik tüm öğrencileri sürekli gözönünde tutmak imkansızdır. Öğrenci psikolojisi de zaten kurallara aykırı hareket edenleri okul yönetimine şikayet etmenin, yani ispiyonculuğun çok kötü olduğu şeklindedir. Bu yüzden bir çok kural ihlali yönetime ulaşmaz. Ulaşanlar da öğrencinin genç ve deneyimsiz olduğu gözönünde bulundurularak, ciddi yaptırımların uygulanması yerine öğrencinin geleceği ile oynamamak adına genellikle sözlü uyarılarla geçiştirilir. Buna karşılık işyeri kurallarının (çoğu zaman yazılı olmamasına rağmen) yaptırımları çok ciddidir ve acıması yoktur. Yaptığınız tüm faaliyetler yöneticilerin ve çalışma arkadaşlarının gözetimi altındadır. Üstelik bu kez “öğrenci psikolojisi”nin yerini “çalışan psikolojisi” almıştır ve bu psikolojide bazen gelecekte kendisine rakip olabileceği düşüncesi ile, bazen de üstlerine yaranmak amacı ile “ispiyonculuk” yapılmasına daha sık rastlanır. Sonuçta çalışma yaşamında “Her koyun kendi bacağından asılmaktadır.”
* Öğrencilerin çalıştıkları alanların durumu, (dersaneler, amfiler, kütüphaneler, laboratuvarlar vb.) ve okulun sosyal olanakları, genelde bir çok işyerinden daha iyidir. (kuşkusuz bu, okuldan okula ve işyerinden işyerine büyük farklılıklar gösterir.) Hatta denilebilirki çoğu vakıf üniversitesinin koşulları, yabancı şirketler bir tarafa bırakılacak olursa, bir kaç büyük firma dışında çok daha iyi durumdadır. Oysa gerçek çalışma koşulları, (hele bir de arazide çalışılması gerekiyorsa) okuldakilerden daha zordur. Örneğin tıp fakültelerinde öğrencilere sunulan bir çok olanak, devlet ve SSK hastanelerinde daha azdır.
Bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkün… Ancak sanırım “çalışma koşullarını öğrenmek” ile neyi kasdettiğim daha açık hale geldi. Bu koşulları ancak staj sırasında gözlemleyebilir ve öğrenebilirsiniz. Üstelik konumunuz hala öğrenci olduğundan, yapacağınız hatalar hoşgörülür ve işle ilgili bilgilere daha kolay ulaşabilirsiniz. En azından çalışanlar sizi kendilerine rakip olarak görüp, bilgilerini paylaşmaktan kaçınmaz. Bütün bunların sonucunda kendinizi iş yaşamına çok daha iyi hazırlayabilirsiniz.
3. Mesleki gelişim için gerekli yetkinlikleri öğrenmek :
Her meslekte gelişmek için gerekli olan bir takım yetkinlikler vardır. Bu yetkinliklerin bir çoğu, kurumsallaşmış firmalarda görev tanımları, işe alma, terfi, performans değerlendirme, ücretlendirme gibi süreçlerde kullanılır. Okulda öğrendikleriniz, bu yetkinliklerin daha çok bilgi boyutuna ilişkindir. Bu bilgiyi beceri ve tutumlarınızla birlikte gözlemlenebilir davranışlara, yani yetkinliklere dönüştürmek durumundasınız. Ayrıca bir çok pozisyonda, mesleki bilginin yanında, okulda temel bilgisi öğretilmeyen bir çok yetkinliğin sizde bulunması istenir. Hele yönetici konumlarına gelindikçe mesleki bilginin yerini giderek bu tür yönetici yetkinlikleri alır.
Bilinçli staj yapmanın en önemli yararlarından biri de, iş yaşamında ne gibi yetkinliklerin gerekli ve geçerli olduğunu öğrenmektir. Bunun için staj yaptığınız iş yerinin ;
Görev tanımlarını ve bu görevleri yapacaklarda aranılan nitelikleri (konunuzla ilgili olanlarını),
İşe alım süreçlerini, işe alımda ne gibi özelliklerin arandığını,
Terfi için nelere dikkat edildiğini ve ne gibi özellikler arandığını,
Performans değerlendirmesinin nasıl yapıldığını, performans değerlendirmesinde hangi kriterlerin yer aldığını ve bu kriterlerin açıklamalarını,
Ücretlendirmenin hangi kriterlere göre yapıldığını,
öğrenmenizde büyük yarar vardır. Buradan edineceğiniz bilgiler sonucunda iş yaşamında ne gibi yetkinliklerin gerektiği konusunda fikir sahibi olabilirsiniz. Ayrıca, staj yaptığınız birimin yöneticileri ve çalışanlarına, mesleği iyi bir şekilde yapabilmek için ne gibi özelliklerin gerektiği konusundaki görüşlerini sorup, bunları diğer bilgiler ile bütünleştirebilirsiniz.
Mesleki gelişim için gerekli yetkinlikleri öğrenmenin de bir çok yararı var. Öncelikle iş dünyasının sizden ne gibi özellikler istediğini öğrenerek kendinizi bu konularda geliştirebilirsiniz. Bu yetkinliklere ait bir çok bilginin, okuldaki dersler ile verilmediğini biliyoruz. O zaman iş size düşmektedir. Bu amaçla gerekli yetkinliklerden hangilerine sahip olduğunuzu, hangilerinde ise yetersiz olduğunuzu değerlendirip, eksik olanları geliştirme yoluna gitmelisiniz. İkinci olarak bu yetkinlikleri geliştirirseniz, mezuniyetten sonra iyi bir firmada iş bulma şansınız artar. Üstelik işe başladıktan sonra da çalışma yaşamına kısa sürede adapte olup başarılı sonuçlar alabilirsiniz.
4. Mesleki çevre edinmek :
Staj ile birlikte mesleki alanda ilk iş çevrenizi de yapmaya başlayacaksınız. Bir çok firmada yöneticiler stajyerlere daha pozitif bakar ve o işyerinde çalışmaya başlamış olsanız bir çalışan olarak kuramayacağınız diyalogu bir stajyer olarak daha rahat kurarsınız. Benzer durum staj yaptığınız birimdeki diğer çalışanlar için de geçerlidir.
Diğer yandan stajyerler, bir çok firma için personel adayı kaynağıdır. Çalışmasından memnun kalınan bir stajyer, deneme süresi gerektirmez, çünkü çalışması bilinmektedir. Ayrıca firma kültürünü bildiği için uyum sağlaması da daha kısa sürer. Bu yüzden firmalar yeni mezun elemana ihtiyaç duyduklarında, staj döneminde çalışmasından memnun kaldıkları stajyerleri tercih ederler. Diyelim ki mezun oldunuz ve staj yaptığınız işyerinde yeni mezun elemana ihityaç duyulmuyor. Yine de o işyerindeki kişilerin sizi başka firmalara yönlendirmesi, en azından başvurduğunuz firmalar için referans olmaları, ancak iyi bir staj dönemi geçirmişseniz, yani çalışmanızdan memnun kalınmışsa mümkündür.
Görüldüğü üzere stajınızı bilinçli bir şekilde yapmanızın çalışma yaşamına hazırlanmanızda size çok büyük yararları olabilir. Bunun için öncelikle sizin bu konunun önemine inanmanız gerekir. Ancak ondan sonra kendinizi bilinçli bir staj yapmaya yönlendirebilirsiniz. Eğer bu konunun önemine inanmışsanız son bir kaç öneride daha bulunmak istiyorum :
* Staja başlamadan önce, o stajdan neler beklediğinizi kendinize sorun. Beklentilerinizi listeleyin. Staj süresince nelerin uygulamasını görmeyi hedeflediğinizi, neleri öğrenmeyi istediğinizi bir yere yazarak planlayın. Bu çerçevede yukarıda belirttiğim konuları da çalışma planınıza dahil edin.
* Mümkün olduğu kadar kurumsallaşmış firmalarda staj yapmaya çalışın. Çünkü bu firmalarda staj programları daha ciddiye alınmaktadır. Böylece stajınızda size daha çok vakit ayrılır. Ayrıca kurumsallaşmış firmalar, yapı olarak büyük firmalar olduğundan, okulda öğrendiğiniz bir çok konunun uygulamalarını görebilirsiniz. Küçük firmalarda bu tür uygulamaları gözlemlemek şansı daha azdır.
* Genel olarak staj yaptığınız firmaya bir “yük” olduğunuzu unutmayın. Çünkü eğitim pahalı bir iştir. Size zaman ayrılması gerekir ve bu da çalışanların normal işlerini bir yana bırakarak size zaman ayırmaları ile gerçekleşir. Bu da firma açısından bir maliyet demektir. Bu algılamanın iki sonucu vardır : Birincisi firmanın çalışanlarının tüm zamanlarını size ayırmalarını beklemeyin… İkincisi, firmanın çalışanlarının rutin olarak yaptıkları işleri üstlenerek firmaya katkıda bulunun ve bu maliyeti karşılayın… Göreceksiniz ki firma çalışanları size daha fazla vakit ayıracaklardır.
* Araştırıcı olun… Yukarıda belirttiğim gibi, ne kadar iyi programlanmış olursa olsun, çalışanlar size ne kadar fazla vakit ayırırlarsa ayırsınlar, yine de firmanın size aktarabileceği bilgiler sınırlıdır. Okulda öğretim üyeleri size birşey öğretmek için çaba gösterir, işyerlerinde ise çalışanların böyle bir kaygısı yoktur. İster öğrenirsiniz, ister öğrenmezsiniz, onlar için bir şey farketmez. ( Tatil dönüşlerinde “stajda iken nasıl kaytardıklarını” heyecanla diğer arkadaşlarına anlatan öğrenciler için özellikle belirteyim ki stajdan kaytarmak bir “marifet” değildir.) Bu yüzden siz araştırp sormadıkça, kimse size fazladan bir şey öğretmek için çaba göstermez. Kuşkusuz çalışanların size fazladan bir şey vermesi için de sizin de fazladan bir şeyler yapmanız gerekir. Çalışanların rutin işleri gibi…
* Firma çalışanlarınca size yapmanız için verilen her işi yapın ( Bu bir çalışanın işini yapmak olsa bile…) Bu işler size çok basit ve angarya gibi gelebilir. Kendi kendinize “Ben üniversitede bunca sene bu sıradan işleri yapmak için mi okudum?” şeklinde hayıflanmayın. Bu tür işlerin size bir çok yararı var : Öncelikle işin mutfağını görmüş olursunuz. Yaptığınız iş vasıfsız birinin yaptığı bir iş olsa bile, eğer ileride sizinle bu işleri yapan kişiler çalışacaksa, onların çalışma koşullarını, çalışma şeklini bildiğiniz için daha isabetli kararlar verirsiniz. İkinci olarak, çalışma yaşamının başlarında bu tür işleri bizzat kendiniz yapacaksınız, şimdiden alışmakta yarar var. Üçüncüsü işinizle ilgili olmasa bile yaptığınız bu tür işler ile firmaya katkı sağlamış ve yaptığınız stajın firmaya maliyetini bir ölçüde karşılamış olursunuz. Son olarak çalışkanlığınızla göz doldurur, mezun olduktan sonra gerek o firmada, gerekse o firmanın tavsiyesi ile başka firmalarda iş bulma olasılığınız artırmış olursunuz.
* İşyeri kurallarına uyun ve sanki o firmanın bir çalışanı imiş gibi davranın. Bunun için öncelikle işyeri kurallarını öğrenin. Giyiminiz, işyerine geliş gidiş saatleriniz, işyeri içerisindeki davranışlarınız, bu kurallara uygun olsun. Yukarıda belirttiğimiz faydalar, burada da geçerlidir.
* Son olarak eğer staj yapacaksanız, bilinçli bir şekilde yapın. Stajınızı bu şekilde yapmayacaksanız, tanıdık bir işyeri ayarlayın, size staj belgesini bir şekilde düzenlerler. Hiç olmazsa tatilinizi yarıda kesip, boşu boşuna zamanınızı harcamamış olursunuz. Sonradan çalışma yaşamına başladığınızda “keşke stajımı bilinçli şekilde yapsaydım.” demek yok ama… Benden söylemesi…
kaynak: http://www.mcozden.com/joomla1/index.php?option=com_content&task=view&id=163&Itemid=33
Bireyin herhangi bir şeyi bilinçli olarak yapması, yaptığı şeyin anlamını ve önemini kavrayarak kendi isteği ve iradesi ile faaliyette bulunması anlamına gelir. Bu yüzden bilinçli bir şekilde staj yapmak için öncelikle “staj” kavramının anlam ve önemini kavramak gerekiyor.
Bir çok öğrenci stajı, okul idarelerinin yaz tatillerini sabote etmek için uydurduğu bir icat olarak düşünür. Stajın yaz tatillerinizi sabote eden bir olay veya çalışma yaşamına hazırlanmak için iyi bir fırsat olarak değerlendirilmesi tamamen sizin bakış açınıza bağlıdır. Eğer bakış açınız çalışma yaşamına hazırlık yönünde ise stajdan çok şey kazanırsınız, yok bir angarya olarak görürseniz stajın size hiç bir faydası olmaz… Bana göre stajdan kazanabileceğiniz çok şey var :
1. Gerçek uygulamaları görmek :
Okulda öğrenilen bilgilerin çoğunluğu teoriktir. Amaç öğrencilerin, uygulamaların altında yatan temelleri ve düşünce biçimini algılamasını sağlamaktır. Bu nedenle de bu bilgilerin çoğu doğrudan doğruya uygulanamaz. Fen bilimlerinden sosyal bilimlere gidildikçe teori ile uygulama arasındaki fark da giderek artar.
Derslerde yapılan uygulamaların bir çoğu da öğrenmeyi kolaylaştırmak için basite indirgenmiştir. Kuşkusuz basite indirgenmiş uygulama yapmak, hiç uygulama yapmamaktan daha iyidir. Bu uygulamaları başarı ile yapan öğrenci de okulda öğrendiklerini kolayca iş yaşamında uygulayabileceğini düşünür. Oysa gerçek iş yaşamındaki uygulamalar okulda yaptırılanlardan hem daha farklıdır, hem de daha karmaşıktır.
Diğer yandan bilim ve teknolojideki gelişmelerin uygulamaya yansıması, ders programlarına yansımasından daha hızlıdır. Bu yüzden ders kitapları ve ders içerikleri, genellikle uygulamanın gerisinde kalır. Bu da okulda öğrenilenler ile uygulama arasında farklılıkların nedenlerinden biridir.
Okulda öğretilenler hep “olması gereken”ler üzerine kuruludur. Ancak “olan” lar genelde olması gerekenlerden farklıdır. Okulda öğretilenler “mekanik”tir, yani bir şeyi belirli bir şekilde yaparsanız, belirli bir sonucu alırsınız. Oysa iş yaşamında bu bilgileri uygulama esnasında mutlaka “insan” faktörü devreye girer, bunun sonucunda mekanik ilişkiler işlemez ve beklediğiniz sonuçları alamazsınız.
Okulda öğretilenler ile gerçek iş yaşamının işleyişi arasındaki farklılıklar için daha bir çok neden ileri sürülebilir. Önemli olan okulda öğrenilenler ile uygulama arasında farklılıklar olduğunu algılayarak gerçek uygulamanın nasıl işlediği hakkında bilgi sahibi olmaktır. Üniversitelerin staj programlarında genellikle amacın okulda öğrenilenlerin iş yaşamında uygulanması olduğu ileri sürülür. Ancak yukarıda belirtilen nedenlerle bu amacın gerçekleştirilmesi olanağı yoktur. Bunun yerine amaç “okulda öğrenilen bilgilerin uygulamada nasıl işlediğini görmek” olarak alınırsa daha doğru bir yaklaşım olur.
Öğrencilerin gerçek uygulamaları görmesinin en büyük yararı, çalışmaya başladıktan sonra iş yaşamına göstereceği uyumun daha kısa sürede gerçekleşmesidir. Literatürde “gerçek şoku” olarak adlandırılan, kişinin beklentileri ile karşılaştıkları arasındaki farkın yüksek olmasından kaynaklanan uyumsuzluk sorunları da böylece en az düzeyde kalmış olur.
2. Çalışma koşullarını görmek :
Derslerde yapılan uygulamalar, genellikle sınıf veya laboratuvar ortamlarında yapılır. Bu uygulamalar sırasındaki konumunuz “öğrenci” dir ve temel sorumluluğunuz uygulama konusu olan dersi “öğrenmek”tir. Bu uygulamalar sırasında size yol gösteren ise öğretim üyesidir ve eğer uygulamalarda başarısız olursanız en fazla o dersten kalır, bir sonraki sene geçersiniz. Uygulamalar sırasında bazı hatalar yapmanız doğal karşılanır, çünkü o işi ilk defa yapıyorsunuz ve sonuç olarak öğrencisiniz… Üstelik uygulamalar “sanal” olarak tasarlandığı için uygulamada yaptığınız hataların kimseye zararı da olmaz.
Bir de çalışma ortamındaki koşullara bakalım. Konumunuz artık “çalışan” olmuştur. Temel sorumluluğunuz ise çalıştığınız pozisyon ile ilgili işleri “yapmak”tır. Bazı kurumsallaşmış firmalarda işe yeni başlayanların firmaya ve pozisyona uyum sağlamaları için yapılandırılmış oryantasyon programları varsa da (ne yazık ki ülkemizde kurumsallaşma düzeyinin çok az olmasından ötürü) bir çok firmada bu tür programlara rastlanmaz. Dolayısı ile size işinizi yaparken yol gösterecek olan bir “öğretim üyesi”ni yanınızda bulamazsınız. Onun yerine genellikle bilgilerini paylaşmayan bir “yönetici” ile karşılaşırsınız ve bu yöneticiye öğretim üyesinde olduğu kadar kolayca yaklaşamazsınız. Bu durumda işinizle ilgili bilgileri bölümünüzdeki diğer deneyimli kişilerden almaya çalışırsınız, ama onlar da ileride kendilerine rakip olabileceğiniz düşüncesi ile bu konuda pek istekli davranmazlar.
Uygulamalı derslerde yaptığınız hatalar normal karşılanırsa da, iş yaşamında yaptığınız hatalar pek normal karşılanmaz. Yaptığınız hatanın büyüklüğüne göre bir karşılığını görürsünüz. Küçük hatalarda sözlü olarak uyarılırsınız. Çok büyük hatalarda ise işinize son verilmesi bile mümkündür. Üstelik artık yaptığınız uygulamalar artık sanal değildir. Dolayısıyla yaptığınız hatalar sonucunda en azından bir kişi veya kurum olumsuz olarak etkilenir ve zarar görür.
Öğrencilik konumu ile çalışan konumu ve her iki konumun çalışma koşulları arasındaki farklar, yukarıda belirtilenlerle sınırlı değildir. Daha bu konuda pek çok fark ileri sürülebilir. Örneğin ;
* Öğrencilikte sadece ders olduğu günler okula gidersiniz ve arada boşluklar vardır. Çalışma yaşamında ise işiniz olsun olmasın belirtilen mesai saatlerinde işyerinde olma zorunluluğunuz olduğu gibi genellikle bu süreleri de aşan bir şekilde çalışırsınız.
* Devam zorunluluğuna uyduğunuz sürece canınız istemediğinde (veya işiniz çıktığında) bazı derslere girmeyebilirsiniz. Çalışma yaşamında devam zorunluluğu % 100’dür ve önemli işiniz olsa bile yöneticinizden izin almak zorundasınız. Ayrıca derse geç kalma ile işe geç kalma arasında da önemli farklar vardır.
* Okulda öğrencilerin uymak zorunda bazı kurallar vardır. Ancak öğrenciler çok, bu kuralları uygulatacak olanların sayısı ise azdır. Üstelik tüm öğrencileri sürekli gözönünde tutmak imkansızdır. Öğrenci psikolojisi de zaten kurallara aykırı hareket edenleri okul yönetimine şikayet etmenin, yani ispiyonculuğun çok kötü olduğu şeklindedir. Bu yüzden bir çok kural ihlali yönetime ulaşmaz. Ulaşanlar da öğrencinin genç ve deneyimsiz olduğu gözönünde bulundurularak, ciddi yaptırımların uygulanması yerine öğrencinin geleceği ile oynamamak adına genellikle sözlü uyarılarla geçiştirilir. Buna karşılık işyeri kurallarının (çoğu zaman yazılı olmamasına rağmen) yaptırımları çok ciddidir ve acıması yoktur. Yaptığınız tüm faaliyetler yöneticilerin ve çalışma arkadaşlarının gözetimi altındadır. Üstelik bu kez “öğrenci psikolojisi”nin yerini “çalışan psikolojisi” almıştır ve bu psikolojide bazen gelecekte kendisine rakip olabileceği düşüncesi ile, bazen de üstlerine yaranmak amacı ile “ispiyonculuk” yapılmasına daha sık rastlanır. Sonuçta çalışma yaşamında “Her koyun kendi bacağından asılmaktadır.”
* Öğrencilerin çalıştıkları alanların durumu, (dersaneler, amfiler, kütüphaneler, laboratuvarlar vb.) ve okulun sosyal olanakları, genelde bir çok işyerinden daha iyidir. (kuşkusuz bu, okuldan okula ve işyerinden işyerine büyük farklılıklar gösterir.) Hatta denilebilirki çoğu vakıf üniversitesinin koşulları, yabancı şirketler bir tarafa bırakılacak olursa, bir kaç büyük firma dışında çok daha iyi durumdadır. Oysa gerçek çalışma koşulları, (hele bir de arazide çalışılması gerekiyorsa) okuldakilerden daha zordur. Örneğin tıp fakültelerinde öğrencilere sunulan bir çok olanak, devlet ve SSK hastanelerinde daha azdır.
Bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkün… Ancak sanırım “çalışma koşullarını öğrenmek” ile neyi kasdettiğim daha açık hale geldi. Bu koşulları ancak staj sırasında gözlemleyebilir ve öğrenebilirsiniz. Üstelik konumunuz hala öğrenci olduğundan, yapacağınız hatalar hoşgörülür ve işle ilgili bilgilere daha kolay ulaşabilirsiniz. En azından çalışanlar sizi kendilerine rakip olarak görüp, bilgilerini paylaşmaktan kaçınmaz. Bütün bunların sonucunda kendinizi iş yaşamına çok daha iyi hazırlayabilirsiniz.
3. Mesleki gelişim için gerekli yetkinlikleri öğrenmek :
Her meslekte gelişmek için gerekli olan bir takım yetkinlikler vardır. Bu yetkinliklerin bir çoğu, kurumsallaşmış firmalarda görev tanımları, işe alma, terfi, performans değerlendirme, ücretlendirme gibi süreçlerde kullanılır. Okulda öğrendikleriniz, bu yetkinliklerin daha çok bilgi boyutuna ilişkindir. Bu bilgiyi beceri ve tutumlarınızla birlikte gözlemlenebilir davranışlara, yani yetkinliklere dönüştürmek durumundasınız. Ayrıca bir çok pozisyonda, mesleki bilginin yanında, okulda temel bilgisi öğretilmeyen bir çok yetkinliğin sizde bulunması istenir. Hele yönetici konumlarına gelindikçe mesleki bilginin yerini giderek bu tür yönetici yetkinlikleri alır.
Bilinçli staj yapmanın en önemli yararlarından biri de, iş yaşamında ne gibi yetkinliklerin gerekli ve geçerli olduğunu öğrenmektir. Bunun için staj yaptığınız iş yerinin ;
Görev tanımlarını ve bu görevleri yapacaklarda aranılan nitelikleri (konunuzla ilgili olanlarını),
İşe alım süreçlerini, işe alımda ne gibi özelliklerin arandığını,
Terfi için nelere dikkat edildiğini ve ne gibi özellikler arandığını,
Performans değerlendirmesinin nasıl yapıldığını, performans değerlendirmesinde hangi kriterlerin yer aldığını ve bu kriterlerin açıklamalarını,
Ücretlendirmenin hangi kriterlere göre yapıldığını,
öğrenmenizde büyük yarar vardır. Buradan edineceğiniz bilgiler sonucunda iş yaşamında ne gibi yetkinliklerin gerektiği konusunda fikir sahibi olabilirsiniz. Ayrıca, staj yaptığınız birimin yöneticileri ve çalışanlarına, mesleği iyi bir şekilde yapabilmek için ne gibi özelliklerin gerektiği konusundaki görüşlerini sorup, bunları diğer bilgiler ile bütünleştirebilirsiniz.
Mesleki gelişim için gerekli yetkinlikleri öğrenmenin de bir çok yararı var. Öncelikle iş dünyasının sizden ne gibi özellikler istediğini öğrenerek kendinizi bu konularda geliştirebilirsiniz. Bu yetkinliklere ait bir çok bilginin, okuldaki dersler ile verilmediğini biliyoruz. O zaman iş size düşmektedir. Bu amaçla gerekli yetkinliklerden hangilerine sahip olduğunuzu, hangilerinde ise yetersiz olduğunuzu değerlendirip, eksik olanları geliştirme yoluna gitmelisiniz. İkinci olarak bu yetkinlikleri geliştirirseniz, mezuniyetten sonra iyi bir firmada iş bulma şansınız artar. Üstelik işe başladıktan sonra da çalışma yaşamına kısa sürede adapte olup başarılı sonuçlar alabilirsiniz.
4. Mesleki çevre edinmek :
Staj ile birlikte mesleki alanda ilk iş çevrenizi de yapmaya başlayacaksınız. Bir çok firmada yöneticiler stajyerlere daha pozitif bakar ve o işyerinde çalışmaya başlamış olsanız bir çalışan olarak kuramayacağınız diyalogu bir stajyer olarak daha rahat kurarsınız. Benzer durum staj yaptığınız birimdeki diğer çalışanlar için de geçerlidir.
Diğer yandan stajyerler, bir çok firma için personel adayı kaynağıdır. Çalışmasından memnun kalınan bir stajyer, deneme süresi gerektirmez, çünkü çalışması bilinmektedir. Ayrıca firma kültürünü bildiği için uyum sağlaması da daha kısa sürer. Bu yüzden firmalar yeni mezun elemana ihtiyaç duyduklarında, staj döneminde çalışmasından memnun kaldıkları stajyerleri tercih ederler. Diyelim ki mezun oldunuz ve staj yaptığınız işyerinde yeni mezun elemana ihityaç duyulmuyor. Yine de o işyerindeki kişilerin sizi başka firmalara yönlendirmesi, en azından başvurduğunuz firmalar için referans olmaları, ancak iyi bir staj dönemi geçirmişseniz, yani çalışmanızdan memnun kalınmışsa mümkündür.
Görüldüğü üzere stajınızı bilinçli bir şekilde yapmanızın çalışma yaşamına hazırlanmanızda size çok büyük yararları olabilir. Bunun için öncelikle sizin bu konunun önemine inanmanız gerekir. Ancak ondan sonra kendinizi bilinçli bir staj yapmaya yönlendirebilirsiniz. Eğer bu konunun önemine inanmışsanız son bir kaç öneride daha bulunmak istiyorum :
* Staja başlamadan önce, o stajdan neler beklediğinizi kendinize sorun. Beklentilerinizi listeleyin. Staj süresince nelerin uygulamasını görmeyi hedeflediğinizi, neleri öğrenmeyi istediğinizi bir yere yazarak planlayın. Bu çerçevede yukarıda belirttiğim konuları da çalışma planınıza dahil edin.
* Mümkün olduğu kadar kurumsallaşmış firmalarda staj yapmaya çalışın. Çünkü bu firmalarda staj programları daha ciddiye alınmaktadır. Böylece stajınızda size daha çok vakit ayrılır. Ayrıca kurumsallaşmış firmalar, yapı olarak büyük firmalar olduğundan, okulda öğrendiğiniz bir çok konunun uygulamalarını görebilirsiniz. Küçük firmalarda bu tür uygulamaları gözlemlemek şansı daha azdır.
* Genel olarak staj yaptığınız firmaya bir “yük” olduğunuzu unutmayın. Çünkü eğitim pahalı bir iştir. Size zaman ayrılması gerekir ve bu da çalışanların normal işlerini bir yana bırakarak size zaman ayırmaları ile gerçekleşir. Bu da firma açısından bir maliyet demektir. Bu algılamanın iki sonucu vardır : Birincisi firmanın çalışanlarının tüm zamanlarını size ayırmalarını beklemeyin… İkincisi, firmanın çalışanlarının rutin olarak yaptıkları işleri üstlenerek firmaya katkıda bulunun ve bu maliyeti karşılayın… Göreceksiniz ki firma çalışanları size daha fazla vakit ayıracaklardır.
* Araştırıcı olun… Yukarıda belirttiğim gibi, ne kadar iyi programlanmış olursa olsun, çalışanlar size ne kadar fazla vakit ayırırlarsa ayırsınlar, yine de firmanın size aktarabileceği bilgiler sınırlıdır. Okulda öğretim üyeleri size birşey öğretmek için çaba gösterir, işyerlerinde ise çalışanların böyle bir kaygısı yoktur. İster öğrenirsiniz, ister öğrenmezsiniz, onlar için bir şey farketmez. ( Tatil dönüşlerinde “stajda iken nasıl kaytardıklarını” heyecanla diğer arkadaşlarına anlatan öğrenciler için özellikle belirteyim ki stajdan kaytarmak bir “marifet” değildir.) Bu yüzden siz araştırp sormadıkça, kimse size fazladan bir şey öğretmek için çaba göstermez. Kuşkusuz çalışanların size fazladan bir şey vermesi için de sizin de fazladan bir şeyler yapmanız gerekir. Çalışanların rutin işleri gibi…
* Firma çalışanlarınca size yapmanız için verilen her işi yapın ( Bu bir çalışanın işini yapmak olsa bile…) Bu işler size çok basit ve angarya gibi gelebilir. Kendi kendinize “Ben üniversitede bunca sene bu sıradan işleri yapmak için mi okudum?” şeklinde hayıflanmayın. Bu tür işlerin size bir çok yararı var : Öncelikle işin mutfağını görmüş olursunuz. Yaptığınız iş vasıfsız birinin yaptığı bir iş olsa bile, eğer ileride sizinle bu işleri yapan kişiler çalışacaksa, onların çalışma koşullarını, çalışma şeklini bildiğiniz için daha isabetli kararlar verirsiniz. İkinci olarak, çalışma yaşamının başlarında bu tür işleri bizzat kendiniz yapacaksınız, şimdiden alışmakta yarar var. Üçüncüsü işinizle ilgili olmasa bile yaptığınız bu tür işler ile firmaya katkı sağlamış ve yaptığınız stajın firmaya maliyetini bir ölçüde karşılamış olursunuz. Son olarak çalışkanlığınızla göz doldurur, mezun olduktan sonra gerek o firmada, gerekse o firmanın tavsiyesi ile başka firmalarda iş bulma olasılığınız artırmış olursunuz.
* İşyeri kurallarına uyun ve sanki o firmanın bir çalışanı imiş gibi davranın. Bunun için öncelikle işyeri kurallarını öğrenin. Giyiminiz, işyerine geliş gidiş saatleriniz, işyeri içerisindeki davranışlarınız, bu kurallara uygun olsun. Yukarıda belirttiğimiz faydalar, burada da geçerlidir.
* Son olarak eğer staj yapacaksanız, bilinçli bir şekilde yapın. Stajınızı bu şekilde yapmayacaksanız, tanıdık bir işyeri ayarlayın, size staj belgesini bir şekilde düzenlerler. Hiç olmazsa tatilinizi yarıda kesip, boşu boşuna zamanınızı harcamamış olursunuz. Sonradan çalışma yaşamına başladığınızda “keşke stajımı bilinçli şekilde yapsaydım.” demek yok ama… Benden söylemesi…
kaynak: http://www.mcozden.com/joomla1/index.php?option=com_content&task=view&id=163&Itemid=33
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)